Diyabet nedir, nasıl oluşur?
Diyabet (halk arasındaki ismiyle şeker hastalığı), pankreasın insülin üretememesi veya üretilen insülinin etkisiz kullanımıyla gelişir. Vücudumuz ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlamak için besinleri (karbonhidrat, şeker, protein, yağ gibi öğeleri) glikoza, yani basit şekere çevirir, ancak glikozun enerji olarak kullanılabilmesi için insülin hormonunun yardımı gereklidir. İnsülin üretimi veya etkin kullanımında sorun olduğunda vücudumuz glikozu kullanamaz, sonuç ise kan şekerinin yükselmesidir. Kanda yüksek miktarda şeker vardır, ancak bunlar dokulara ve organlara ulaştırılamamaktadır. Diyabet kronik bir hastalıktır ve diyabete yakalanma oranı gerek hareketsiz yaşam tarzı gerekse yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle artmaktadır.
Diyabetin türleri ve belirtileri nelerdir?
Diyabetin Tip 1 ve Tip 2 olmak üzere iki ana türü vardır. Daha çok çocukluk ve gençlik döneminde ortaya çıkan Tip 1 diyabette, bağışıklık sisteminin pankreasa saldırmasıyla ortaya çıkan mutlak bir insülin eksikliği söz konusudur. Bu nedenle hastalar, ömür boyu (enjeksiyon aracılığıyla) insülin hormonunu dışardan karşılamak durumundadır. Genetik yatkınlık, Tip 1 diyabete yakalanmada önemli bir faktördür. Tip 2 diyabet, yetersiz insülin salgısı ve üretilen insülinin etkisiz kullanımıyla karakterizedir. Ailesinde diyabet öyküsü olanlarda ve kilo fazlası olanlarda daha çok görülür, her yaşta gelişebilir.
Pre-diyabet (gizli şeker) ise kan şekerinin yüksek ama diyabet tanısı için yeterince yüksek düzeyde olmamasıdır. Eğer gerekli önlemler alınmazsa pre-diyabet hastalarının bir kısmında sonraki yıllarda Tip 2 diyabet gelişme olasılığı vardır. Genetik bazı sebepler, hamilelik, kanser başta olmak üzere bazı hastalıklar ve ilaçlar nedeniyle gelişen diyabet türleri de vardır.
Gerek gün içinde gerekse geceleri sık sık idrara çıkma ve çok miktarda idrar yapma, çok su içme, halsizlik, yorgunluk, kilo değişiklikleri ve ağız kuruluğu diyabetin en çok görülen belirtilerindendir. Bunların yanı sıra bulanık görme, ellerde ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma, tekrarlayan enfeksiyonlar, cilt üzerinde yara oluşması ve ciltte kaşıntı gibi belirtiler de söz konusudur. Diyabet eğer tedavi edilmezse uzun dönemde doku hasarı, böbrek yetmezliği, kalp ve damar hastalıkları, inme gibi çeşitli ve çok ciddi hastalıklara sebep olabilir.
Diyabetin tedavisi nasıl olmalıdır?
Diyabet hastalığı, açlık ve tokluk kan şekeri ve oral glikoz tolerans ölçümü yapılarak teşhis edilir. Tip 1 diyabetin tedavisi insülin enjeksiyonuyla yapılır ve bu tedavi bir zorunluluktur. Sağlıklı beslenme (yağlı, şekerli, işlenmiş besinlerden ve alkolden uzak durmak, Akdeniz tipi beslenmek) ve düzenli egzersiz de uygulanmalıdır. Tip 2 diyabette ise ilk aşama tedavi, sağlıklı beslenmeyi ve düzenli egzersizi kapsar, ancak bu yeterli gelmezse ilaç tedavisine geçilir, nadir durumlarda insülin enjeksiyonu tedavi protokolüne eklenir.
Biorezonans terapisi ile de diyabet hastalığının tedavisine katkı sağlanabilir. Bu amaçla metabolizma, hormonal denge, alerjilerin tedavisi, barsak florası ve bağışıklık sisteminin dengeli hale getirilmesi diyabetli hastaların tedavisini kolaylaştırır.