Stresinizi yönetin!
Daha güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmanız ve kendinizi daha iyi hissetmeniz için stresinizi yönetmeniz çok önemli. Bunu yapabilmek için stresinize neden olan kaynağı bulmanız, bu kaynakla ilgili kendinizi sorgulayıp harekete geçmeniz, bakış açınızı ve yaşam tarzınızı değiştirme yolunda çaba harcamanız gerektiğini unutmayın. Ayrıca vücudunuzdaki serotonin miktarının yükselmesine, dolayısıyla stresinizin azalmasına destek verecek bakliyat, yumurta, balık, hindi, ceviz, muz ve erik gibi besinleri beslenme rutininize ekleyebilirsiniz.
Stres neden oluşur?
Stres, aslında vücudumuzun çeşitli etkilere (psikolojik, biyolojik) karşı verdiği bir denge tepkisidir, dolayısıyla normal bir süreçtir. Bir yandan kişiyi tetikte tutar, ama tabii ki beraberinde kaygı getirir, çöküntü getirir, çatışma getirir. Ani bir iş toplantısının yaşattığı günlük streslerin yanı sıra ergenlik veya menopoz gibi dönemsel stresler de vardır. En kaygı verici olanı da ölüm, boşanma, ayrılık, iş kaybı, hastalıklar gibi yaşamsal krizlerin neden olduğu streslerdir.
Kişi stres altındayken hızlı nefes alıp verme, kalpte çarpıntı, vücut ısısında artış, ellerde titreme ve terleme, kaslarda gerginlik, midede bulantı, sindirim sisteminde kabızlık veya ishal, başta ağrı, ağızda kuruluk, yutkunmada zorluk, uyumakta problem gibi pek çok fiziksel belirti gösterebilir. Bu tarz fiziksel belirtilerin yanı sıra dikkatini toplamakta güçlük çekebilir, unutkanlık yaşayabilir, sinirli, kaygılı, endişeli olabilir, kendini üzgün ve kızgın hissedebilir.
Bunlar herkesin gün içinde veya hayatın gelişimi içinde yaşadığı tepkiler olmasına rağmen tabii ki bir sorun teşkil etmekte, kişinin yaşamını zorlaştırmaktadır. Uzun süreli stres ise çeşitli sağlık sorunlarına sebep olmaktadır. Kalp hastalıklarından kansere, kilo fazlalığından endişe ataklarına kadar pek çok sorun, stresle ilişkilendirilmektedir.
Stresten nasıl uzak durulabilir?
Çözüm, stresi yönetmekle ilgili farkındalığı artırmak, stres yönetimini öğrenip uygulayabilmekten geçmektedir. Pozitif bir bakış açısına sahip olma yönünde çaba harcamak, stresle baş edebilmekteki kilit faktörlerden biridir. Hiç kimse her şeyi kontrol edemez ve dolayısıyla pek çok şey kişinin kontrolü dışında gelişir. Olanı olduğu gibi kabul etmek önemli bir adımdır; buradaki hassas nokta vurdumduymaz olmak değil, değiştirilemeyecek şeylerle ilgili kaygıya kapılmamaktır. Zamanı iyi ve verimli kullanmak, mutlu ve güvenli hissedilen ortamlarda daha çok bulunmak, huzursuz ortamlarda bulunmamak, sevdiklerine sarılmak, hobi edinmek, spor yapmak, yoga ve meditasyon yapmak, ekran bağımlılığından kurtulmak (bilgisayar, telefon, tv), kitap okumak, sigara ve alkol gibi maddeleri kullanmamak, sağlıklı besinler tüketmek, kaliteli uyku uyumaya özen göstermek, “hayır” demeyi öğrenmek, vitamin ve mineral takviyeleri kullanmak stresle baş etme yöntemlerinden bazılarıdır.
Biorezonans terapisi, stresi azaltmakta da başarıyla kullanılabilmektedir. Biorezonans terapisine özel kan testiyle vücudu etkileyen, yoran ve gerginlik yapan, stres yaratan çevresel faktörler saptanmakta; ardından psikolojik duruma etki eden toksin, alerjen, virüs ve bakteri gibi hücresel stres sorunları ortadan kaldırılmaktadır. Biorezonans ile ayrıca seratonin ve endorfin hormonlarının miktarı yükseltilebilmektedir.