Hacettepe Tıp Fakültesi’nden mezun olan ve uzmanlığını çocuk cerrahisi alanında yapan Op. Dr. Hasan İlkehan, 25 yıl boyunca Türkiye’de ve İngiltere’de çeşitli hastanelerde çalıştı. 2008 yılında ise biorezonans terapisi tekniğiyle tanıştı, buna vesile olan ise yakalandığı alerji hastalığıydı. Op. Dr. Hasan İlkehan, kendisini çocuk cerrahlığından biorezonans terapisi uzmanlığına götüren yolculuğunun satır başlarını şöyle ifade ediyor:
40 yaşından sonra alerji hastası oldu
“Tıp eğitimim sırasında halledilemeyen bir sürü kronik hastalıkla karşılaştım. İlaçlarla uzun süreli tedavilere rağmen bir türlü düzelemeyen ve sürekli hastanelere taşınan hastalar gördüm. Açıkçası her hastalığı tedavi edemediğimizi fark etmek bende biraz umutsuzluk yaratmıştı. Zaten uzmanlık olarak cerrahiyi seçmemin temel sebebi de budur, çünkü cerrahi, hastalıkları bir an önce çözebilmek konusunda bir yetenek kazandırıyor, özetle cerrahinin hızına hayranım. Bu arada ilaç endüstrisinin yarattığı kronik hastalıklar tablosu nedeniyle insanların mağdur olduklarını da görürdüm ve mesleki yaşantımda bununla ilgili de bir huzursuzluğum vardı. Fakat sonra bir gün benim de başıma geldi. 40 yaşından sonra alerji hastası oldum.
Alerjik rinit hastalığımın tedavisi sırasında inanılmaz ilaç tedavileri gördüm, buna rağmen iyileşemedim. Alerjik rinit, üç yıl boyunca bana tam bir cehennem hayatı yaşattı. Uykusuz gecelerimde, ilaçlarla sonuç alınamayan bu hastalığı başka türlü çözebilir miyim diye araştırmalar yapıyordum.
Önce kendisi tedavi oldu, sonra annesini tedavi etti
İşte biorezonans teknolojisiyle de alerjik rinitle ilgili yeni teknolojileri araştırırken karşılaştım. Ama ne yazık ki o sırada Türkiye’de yoktu ama bazı firmalar biorezonans cihazlarını getirmek için çaba içindeydi. Bu konudan bir arkadaşıma da söz ettim ve ikimiz, cihazlar geldiğinde biorezonansın Türkiye’deki ilk uygulayıcılarından olduk.
Biorezonansı bir hekim olarak uygulamadan önce hasta olarak deneyimledim. Biorezonans ile tedavi oldum ve alerjik rinit hastalığından kurtuldum. İki üç ay içinde sağlığıma kavuşmuştum. Ameliyatlarımı tekrar yapabiliyor, geceleri rahat uyku uyuyabiliyor, sahilde keyifle yürüyüş yapabiliyordum yine. Doğal olarak biorezonans tekniğine hayran kaldım. Ama biliyordum ki benim gibi milyonlarca alerji hastası var ve bir türlü iyileşemiyorlar. Bu nedenle öncelikle hastanede kendi hastalarına biorezonans yöntemini uygulamaya başladım. Biorezonansla ilgili bilgim ve tecrübem artıkça bu yöntemin her türlü hastalıkta çözüm sunduğunu gördüm.
Örneğin annemin hiç geçmeyen diz ağrısı vardı. Ağrısı o kadar şiddetliydi ki su içmek için bile kalkamıyordu. Doktor arkadaşlarım en sonunda ameliyat önerdi. Ben de tam o sırada biorezonans cihazının ithalatını gerçekleştiriyordum. Cihaz Almanya’dan gelir gelmez annemin evine koydum ve anneme biorezonans terapisi yapmaya başladım. Annem, dördüncü seanstan sonra evin dışına çıkıp kendi alışverişini yapabilir hale geldi. Bu bende büyük bir mutluluktur. Sonrasında da biorezonans uzmanlığı mesleğim haline geldi.”