Biorezonans Terapisi ile HIV Tedavisi

HIV ve AIDS hastalığına ne sebep olur?Açılımı “İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü- Human Immunodeficiency Virus” olan HIV; korunmasız cinsel ilişki, ortak enjektör kullanımı ve kanla bulaşan; bağışıklık sistemine hasar veren bir virüstür. Bu virüsün hamilelik veya doğum sırasında ya da emzirme döneminde anneden bebeğine geçme riski de vardır. HIV, bağışıklık sistemini beyaz kan hücrelerini yok ederek baskılamakta, bu durum da kişinin her tür enfeksiyona karşı dirençsiz hale gelmesine ve hastalıklara kolaylıkla yakalanabilmesine, üstelik hastalıklardan çok daha ciddi zarar görmesine neden olmaktadır.HIV, AIDS hastalığına yol açarAdı özellikle geçmiş yıllarda çok sıklıkla duyulan ve açılımı “Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu- Acquired Immune Deficiency Syndrome” olan AIDS, işte bu virüsün yol açtığı ve yaşamı tehdit eden hastalıktır. HIV’in ortaya çıktığı 1980’li yıllardan 2019 yılına kadar olan süreçte AIDS nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 32 milyondur, HIV’e yakalanmış (HIV pozitif) kişilerin sayısı ise 80 milyona yakındır (BM HIV/AIDS Ortak Programı raporuna göre). Bu verilerden de görülebileceği üzere HIV’e yakalanan herkeste AIDS hastalığı gelişmemektedir. Türkiye, HIV ve AIDS hastalığının nispeten daha az görüldüğü ülkelerden biri olmasına rağmen, son yıllarda vaka sayılarında artışlar olduğu belirtilmektedir (Kaynak: T.C. Sağlık Bakanlığı web sitesi).HIV ve AIDS’in belirtileri nelerdir? HIV; birkaç hafta gibi kısa bir dönem boyunca ateş, boğazda ve başta ağrı, kaslarda ve eklemlerde ağrı, lenflerde büyüme, ishal, bulantı, kusma, yaralar ve hızlı kilo kaybı gibi belirtiler göstermekte, sonrasında yıllar süren bir sessizliğe bürünebilmektedir. Ancak HIV’e yakalanan hasta taşıyıcı olmaya devam etmektedir. Hasta eğer kan testi yoluyla tanı almışsa HIV’e karşı geliştirilen ilaçlar uygulanmakta ve bu sayede HIV baskılanırken hastanın bağışıklık sisteminin güçlenmesi sağlanmaktadır, çünkü HIV’in kesin bir tedavisi yoktur. Ama hasta hiç tedavi görmezse AIDS hastalığı gelişmekte; bu dönemde lenfler iyice şişmekte, farklı enfeksiyonlar görülmekte, yorgunluk ve kilo kaybı artmakta, kısa süreli hafıza kayıpları ortaya çıkmaktadır.Ne gibi tedbirler alınabilir? Yaşam içinde alınabilecek bazı tedbirler, HIV’i önlenebilir bir hastalık konumuna getirmektedir. HIV, en çok cinsel ilişki sırasında bulaşır; HIV pozitif kişiden partnerine geçer. Bu nedenle korunmasız ilişki kurmamak en önemli korunma yoludur. Aynı şekilde ortak enjektör kullanımından uzak durmaya, steril edilmemiş iğne ve delici alet kullanmamaya da dikkat etmek gereklidir. HIV taşıyıcısı anneden bebeğine bulaşın önlenmesi de “sezaryen doğum yapılması, anne ve bebeğin tedavi edilmesi, annenin bebeği emzirmemesi” gibi yöntemlerle mümkün olabilmektedir. Kanda HIV olup olmadığının uzun yıllardır test edilmesi de kan nakli yoluyla bulaş riskini minimize etmektedir Biorezonans terapisi, HIV tedavisini hastanın bağışıklık sistemini güçlendirmek açısından önemli ölçüde destekleyebilmektedir. Ayrıca virüsün frekans aralığı ve vücutta yarattığı hastalık bilgisi ters çevrilmekte, sonrasında vücuda gönderilmektedir. Bu şekilde bağışıklık sistemi virüsün etkisini azaltmaya başlamaktadır.